top of page

BİR LİSAN BİR İNSAN, PEKİ AMA NASIL?

Yeni bir dili öğrenmek çok kolay değildir. Öğrenen, bu yeni dünyada yalnız olduğundan, dil edinimindeki engelleri aşmak için çabaya ihtiyaç duyabilir. Bir öğrencinin doğal ortamı sosyal, duygusal, pedagojik ve kültürel destekleri içermeyebilir. Hedef dili konuşan bir akran grubuna veya ebeveyn desteğine sahip olmayabilir. Pedagojik anlamda, okul ve sınıf kültürü, uygunsuz materyaller ve müfredat veya öğretim yöntemine çok az erişim, destekleyici öğrenme ortamından yoksun olabilir. Duygusal temelde öğrencinin kendine olan inancı ve motivasyonu düşük olabilir.  Öğrenen için dirençle sonuçlanan pek çok durum sayılabilir.

 

İnsanlar artık hareketliliğin çok olduğu bir dünyada yaşıyor. Dil öğrenimine karşı oluşan direnç, o dili, ona canlılık katan kültürel özelliklerini öğrenerek aşılabilir.   Bu düşünce eğitim ve iş hayatı için de geçerlidir. Her iki durumda da sadece dile değil, dilde canlı olan kültürel unsurlara ihtiyaç vardır. Zaten bir dili öğrenmek veya edinmek arasındaki fark burada başlıyor. Dil öğrenmek biraz daha mekanik, kurallar yumağından oluşan, belirli testleri başarı ile geçmek üzere tasarlanmış bir sistematiği sunarken, dil edinmek, o hedef dili yaşama entegre hale getiriyor. İletişim becerisi ön plana çıkarken, hangi seviyede olursa olsun, pek çok farklı ortamda kendini ifade eden ve duyduğunu, gördüğünü doğru değerlendirebilen bireylere hitap ediyor.

 

Dil yeterliliği her zaman olduğu gibi küreselleşen dünyamızda öncelikli ihtiyaçlardan biridir. Bilginin hızla dönüştüğü ve aktarıldığı bu dünyada, bu hızlı değişime ayak uydurabilmek için yabancı dil öğrenmek gerekmektedir. OECD'nin (2016) belirttiği gibi, dil öğrenimi yalnızca gelişmiş bir iletişim aracı değildir; daha da önemlisi, küresel anlayışın teşvik edilmesinde ve kültürel farklılıklara saygı gösterilmesinde önemli bir rol oynar.

   

İletişim dilin özündedir. Bir dili konuşan kişi, arkasındaki kültürün de önemini örneklemeye çalışandır. Bir dil öğrenilirken kültürün de dikkate alınması gerekir.

 

İnsanlar birçok farklı ihtiyaç için yeni bir dil öğrenirler. Sebepler farklı olabilir ama dilin kullanımı kişiyi iletişime yönlendirir ve bu da en azından belli miktarda kültürel bilgi gerektirir.

Bu durum, dilin bir iletişim aracı olarak kullanılması halinde toplumsal bir işleve sahip olduğunu, toplumları ve kültürleri birbirine bağlayacak bir role sahip olduğunu göstermektedir. Başka bir deyişle iletişim sadece fikirlerimizi ve duygularımızı paylaşmak için değil, aynı zamanda kültürü de paylaşmak içindir. Bu nedenle dil edinim döneminde, kişisel yanlış anlamaları önlemek için, bu yeni dilin kültürünün öğrenilmesi gerekmektedir. Kültür, dil ve iletişimi bir bütün olarak gören önemli bir değerdir.

 

Dil bilgisi bu yeni dünyada hayatta kalabilmek için yeterli değil. Birisiyle yabancı dilde iletişim kuruyorsanız en azından belirli kültürel unsurlar hakkında genel bir fikre sahip olmalısınız. Evrende ne bir dil ne de bir toplum yalıtılmış değildir. İnsanlar aynı dünyayı paylaştıkları için, yanlış anlaşılmalardan kaçınarak, kültürel unsurlara dikkat etmelidirler.

 

Öğrenmenin her adımı farkındalık gerektirir. Aksi takdirde belirli bir hedefe ulaşmak zor olabilir.

 

İletişim bilgiye ulaşmanın etkili bir yoludur. Eğitimin amacı bu bilgiyi aktarmaktır. Bir dili kullanarak ilişkiler kurmak, düşünce ve duyguları aktarmak dilin en önemli işlevidir. Bu yolculuk sırasında insanlar birçok kültürle yüz yüze gelirler.

 

İletişimsel yeterlilik adı verilen yaklaşımda, dil sadece kurallar dizisi değildir. İletişim kurmanın bir aracıdır. Bir kişi iletişim kurabiliyorsa bu kişi o dili öğrenmiş demektir. Başka bir deyişle sosyal kimlikler iletişimin önemli bir parçasıdır.

 

Bir dili öğrenmiş olmak, ancak öğrencinin onu uygun bir kültürel bağlamda kullanması durumunda anlamlıdır.

 

Kültür basit bir faktör olmadığından, insanların söylediği, düşündüğü ve yaptığı her şeyde vardır. Yabancı dil eğitiminde kültür aslında en yalın haliyle büyük C (Culture), küçük c olarak aktarılır. Büyük C kapsamında olanlar, o kültüre ait edebiyat, sanat, tarih, coğrafya, müzik, yemekler, tatiller ve bayramlar gibi iken, küçük c’ye dahil olanlar günlük yaşamdaki tavırlardır mesela inanışlar, gelenekler, davranışlar gibi. Örneğin yabancı dili iyi bir şekilde edinmek istiyorsanız, o dili ana dil olarak kullanan ülkenin yazarları, kahramanları kimlerdir, en bilinen yemekleri nelerdir veya günlük yaşamda kişiler nasıl selamlaşır ve tokalaşırlar, sizin dikkat edeceğiniz konulardır. Bir diğer deyişle, kültürü öğrenmek demek, dilin konuşulduğu ülkeye gittiğinizde veya o ülkeden biriyle iletişim içinde olduğunuzda, yabancılık çekmeden ortama adapte olabilmenizdir.

 

Pek çoğumuz farklı ülkelere gittiğimizde daha önce kullanmadığımız toplu taşım biletlerini görürüz. Bunları nereden, hangi fiyata alacağımızı araştırırız. Bölgeye ait farklı bir lezzet önerisi varsa tatmak isteriz. Gezimize denk gelen tatil, bayram gibi özel günlere de dikkat ederiz ki kapalı olabilecek bazı yerler, bizim gezmek görmek isteyen turist ruhumuzu etkilemesin. Daha pek çok şey söylenebilir ki, bildiğimiz yabancı dil tek başına bize yetmemektedir. Yaşamın içinden, hayata dair parçalar keşfetmek gerekir. Bunların hepsi, bir lisan sayesinde bizi yeni bir insan yapar. Hayatlarımıza yeni bakış açıları katan kültürel farklılıklar, bu yeni insanın zenginliğidir.

 
 
 

Comments


  • Instagram
  • LinkedIn

©2024 by Lin Plus Academy

bottom of page